Hz Mehdi as ve Ahir zaman (ถ้ำ)

Evliya ifşatlarına göre ülkemiz yabancı güçler tarafından işgal edilecektir. Bu işgal anca bir iç savaş çıkarsa olabilir Allahu alem Şeyh Abdullah Dağıstani’nin (vefatı: 1973/Şam) Geleceğe Dair Haberleri  Büyükşeyh Abdullah Dağıstani, Allah'ın rahmeti üzerine olsun, bir çok olayı önceden haber verdi. Bunlardan bazıları olup bitti; bazılarını ise hala bekliyoruz. 1966’da buyurdu ki, “ Gelecek yıl İsrailliler ile Araplar arasında bir savaş olacak, Araplar bozguna uğratılacaklar” İsrailliler ile Araplar arasında vuku bulacak olan bir başka savaşı daha haber verdi. Ahirete teşrif etmeden kısa bir süre önce buyurdu ki,” İsrailliler ile Araplar arasında bir ay içinde büyük bir savaş olacak” bu olup bitti. (1973) Ekim'in üçünde, vefatından üç gün sonra, Araplar ve İsrailliler başka bir savaşa girdi. … “Tüm dünya petrol kaynaklarının kesilecek olması korkusuna kapılacak; Arap olmayan bir Ortadoğu ülkesi -İran- körfez bölgesine saldıracak” “Büyük bir ateşin ortaya çıkacağı ve d

Korkma !sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak . Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak. O benimdir o benim milletimindir ancak. Çatma!Kurban olayım çehreni ey nazlı hilal. Kahraman ırkıma bir gül!Ne bu şiddet bu celal. Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. HAKKIDIR HAKKA TAPAN MİLLETİMİN İSTİKLAL. Her satırı her kelimesi muhteşem ayarlanmış manalandırılmış.Sancak Kaimin.Hilal ashabını milletimin yıldızı da Tarığı.ve İSTİKLAL de kaim ile gelecek olan hakkı adaleti temsil eder.o ocak sönmeyecek.üflemekle.

Yahudi meselesinin bizleri ilgilendiren çok önemli bir yönü, Kur’an-ı Kerim’de beyan buyrulan İsra Sûresi ve ayetleridir. Malûm olduğu üzere, Kur’an-ı Kerim’de Yahudilerle alakalı değişik birçok ayet bulunmakta ve genel olarak Yahudinin yapısı, karakteri, fiilleri bizlere anlatılmaktadır. Yahudi’de ırk ve din, adeta bütünleşmiştir. Yahudi olmayan Musevî ve Musevî olmayan Yahudi, hemen hemen yok gibidir. Cenab-ı Hak da bu kavmi lanetlediğini açıkça ifade etmektedir. “Onların üzerine horluk ve yoksulluk yüklendi. Allah’ın gazabına uğradılar. Bu Allah’ın ayetlerini inkar ettiklerinden ve haksız yere Hz. Zekeriya, Hz. Yahya ve Hz. Şuayb gibi peygamberleri öldürerek isyan etmelerinden ve aşırı gitmelerindendir.” (Bakara Sûresi, ayet: 61) O peygamber katilleri hakkında, Maide Sûresinin 64. ayetinde şöyle buyuruluyor: “Bir de Yahudiler, Allah’ın eli bağlıdır, cömert değildir, dediler. Bu dedikleri söz sebebiyle, elleri hayır yapmak hususunda bağlandı ve lanetlendiler. Doğrusu Allah’ın

  "EGEMENLİK YUNAN'LA PAYLAŞILIYOR" Devletin birliği ve tekliği ortadan kalkmış, otorite Yunanistan ile paylaşılarak, Türkiye’nin batısında ikili devlet düzenine geçilmiştir. İzmir, Aydın ve Muğla illerimiz birisi Türk diğeri Yunan olmak üzere ikişer vali ve ikişer belediye başkanı tarafından yönetiliyor. Türkiye Cumhuriyeti, Erdoğan ve AKP Hükümetleri döneminde, tarihinin ilk ve en büyük toprak kaybını yaşamış, Anayasanın 3.Maddesi fiilen değiştirilmiş ve Türkiye batıdan bölünmüştür. Bazı millet vekillerinin ilk dört maddesini müsaade etmeyiz” söylemleri içi boş söylemlerdir. Türkiye zaten bölünmüş ve toprak bütünlüğü kalmamıştır.

Berat Kandili – 2017 Allah’ın rahmeti tüm inananların üzerinde olsun... Mehdi’yi beklemek mi gerekir, Mehdi’yi aramak mı gerekir? Gerçek olan şu ki, Mehdi seni seçtiğinde bekliyor da olsan, arıyor da olsan, ondan kaçamazsın.  İşte bu Berat Kandili böyle bir Kandil.  Her şeye kadir Allah, bizleri Mehdi ile buluşturmaya da kadirdir inşallah. Bu Berat Kandil’inde inşallah Mekke’deki zemzem kuyuları daha bir güçlü çağlayacak.  Zira o kutlu gün, din günü, fetih günü, Allah’ın nurunu tamamlayacağı ve İslam’ın tüm dünyada parıl parıl parlayacağı o zorlu ama inananlar için bayram günü olan o gün, Mehdi eliyle geliyor inşallah... Bayramınız mübarek olsun... Bu vesile ile de inanan inanmayan herkesi Berat Kandil’inde Mekke’de olmaya davet ediyorum. Mehdi’yi görmek için değil fakat, daha ziyade, saat kulesindeki saatin durduğunu görmek için. Bu Berat Kandil’inde Kabe’de olmalı insan.  İnşallah. Allah’u alem…   Beril Çelik

Televizyonlardan haberleri,olup biteni öğrenebileceğini sanacak kadar dünyadan habersiz vatandaşlarımız var ! Bak sevgili kardeşim Senin her akşam izlediğin haberler var ya İşte o haberleri sunan şirketler tüccar tüccar ! Hem de azılı tüccar Kim parayı bastırırsa Onun istediği haberi yayarlar o kadar ! Analarının para edeceğini bilseler Onu da pazarlarlar Ayıp değil mi bu yazdığın diyeceksiniz Evet biraz ayıp ana kutsaldır Ama sana kutsal bana kutsal Türk Halkı için kuıtsal Bu tüccarlar için kutsal diye bir kavram yok Tam olarak durum bu ! Kim parayı bastırıyorsa Onun borusu öter Onun için yayın yaparlar Her kanalda niye Erdoğan var hiç düşündün mü 7-24 adam ekranlarda Mübarek ekran gülü gibi Hiç inmiyor televizyondan Hah işte ,çok para yağdırıyor adam Adamlar deli para kazanıyor televizyonlardan Sana bana mı acıyacaklar Hele vatana... Ne diyordu Banu Avar hanım "bütün kanalların başında Amerikalı müdürler var" Yani haberleri A

Son 3-4 yıl Hükümetin sözde günah çıkarma yılları oldu. Hükümet, kiminle beraber hareket ettiyse, kiminle masaya oturduysa, hepsini düşman ilan etti. Ya aldatıldığını ya da yanıldığını iddia etti. Gerçekte her şey önce iktidar, sonra güvence içindi. HDP’li dostlarının üstünü çizip tek başına iktidarı geri aldı; 15 Temmuz’dan sonra da hamasi nutuklarla iflas ettiği politikalar karşısında güvence altında olmak için yeni anayasayı hazırladı. Hala istediklerini alabilmiş değiller. Bir panik hali… Bir dolu sövgü… Sürüsüyle iftira… Hükümet yıllardır bilinçli bir etnik bölücü siyaset güdüyor. Her türlü milliyetçiliğe karşı; fakat etnik ayrımın da sonuna kadar arkasında bir tutum izliyor. Diyarbakır’da Kürtçe, Trabzon’da Lazca propoganda yapıyor. Böylelikle bu şehirlerin Kürt kimliğiyle, Laz kimliğiyle özdeşleşmesine katkı sağlıyor. Açılım sürecinde PKK’yı doğu illerimizin temsilcisi yapmıştı; açılım bitince PKK Ermeni oldu, bir ara aralarının bozulur gibi olduğu Barzani ise öz kardeşt

Hz. Mehdi’nin zuhuruna çok yakın (bitişik), fitnelerden bir diğeri de, Süfyani denilen bir kimsenin Şam’da emirliği ve bir ordunun Beyda’da (Medine ile Mekke arasında bir yer) yere batması ve kendisinin işin sonunda Mehdi tarafından ölürülmesidir. Bu alametler tevatür (kesinlikle) hududuna yakındır. 1- SÜFYANİ’NİN ŞAM’DA ÇIKIŞI • Süfyani’nin Şam’ın ortasından çıkacağı 4.48--- Hakim, Ebu Hureyre’den tahric etti, Dedi ki Resullullah (s.a.v.) buyurdu: Şam’ın ortasından, adına Süfyani denilen ve kendisine tabi olanların çoğunun Kelb Kabilesinden olacağı birisi çıkar. O insanları öldürür, hatta kadınların karınlarını deşip çocuklarını katleder. Sonra onunla savaşmak için bir ordu toplanır ve onu öldürür. • Süfyani’nin vasıfları 4.36--- Emiril Mü’minin Hz. Ali b. Ebi Talib (r.a.)’dan, Buyurdu ki:Süfyani, Halibi b. Yezib b. Ebusüfyan’ın evladındandır. Kafası oldukça büyüktür. Yüzünde kaşıntılı bir hastalıktan (çiçek bozuğu) eser vardır. Gözünde de beyaz bir nokta bulunur. Şam şehr